Skip to content




Pazarlar

Asya Pasifik

  • Afrika

  • Mısır
  • Afrika
  • (Cezayir, Tunus, Libya, Fas, Nijerya, Kenya, Tanzanya, Güney Afrika)
Analiz Araçları Menüsünde Değişiklik
Artık Özet Görünüm Analizi, Netback Analizi ve Fiyat Değişimleri bölümlerine Fiyat Sihirbazı altından ulaşabilirsiniz.

Filtreleme Seçenekleri
Metin :
Arama Kriteri :
Bölge/ülke :
Ürün Grubu/Ürün :
Haber Türü :
Favorilerim:

Avrupa'da PVC için 2025 görünümü: Arz dengesizliği, fiyatlarda toparlanmayı zora sokabilir

Manolya Tufan - mtufan@chemorbis.com
  • 12/12/2024 (12:07)
Avrupa PVC piyasası, zorlu bir yılı geride bırakarak 2025’e girerken halen devam eden arz-talep dengesizliği ile boğuşuyor. Bu durum, fiyatlarda herhangi bir toparlanmayı ise engellemeye devam ediyor. Enflasyonu dizginlemek için yapılan faiz indirimleri ve Ukrayna’daki savaş, Avrupa ekonomisi üzerinde önemli bir baskı yaratmaya devam etti. Bu durum, tüketici harcamaları üzerinde baskı kurarken, arz yönetimi çabalarına rağmen PVC’nin bol kalmasına neden oluyor. Durum, ticaret akışını ve piyasa dinamiklerini değiştirebilecek antidamping vergilerinin etkisi dahil olmak üzere ticaret engelleri nedeniyle daha da karmaşık hale geldi.

Dünya genelinde ilave kapasiteler faaliyete geçtiği ve ekonomik belirsizlikler sürdüğü için, 2025’in ilk yarısının Avrupa’daki PVC üreticileri için zorlayıcı geçmesi bekleniyor. Zira üreticiler, durgun talep ve global arz fazlasının baskısı altında kalmaya devam ediyor. Avrupalı üreticiler ithalatı sınırlamayı ve karlı ihracatı sürdürmeyi hedeflediğinden, maliyetleri optimize edebilme yetenekleri önem arz edecek. Ticaret önlemlerinin ve yüksek üretim maliyetlerinin etkisi, Avrupalı tedarikçilerin rekabetçi kalıp kalmayacağını veya pazardan çekilip çekilmeyeceğini belirleyebilir. Bu dinamiklerin nasıl gelişeceği, Avrupa’da PVC üretimi ve ticaretinin gidişatını şekillendirecek.

2024: PVC, zayıf talep nedeniyle FD 900€/ton seviyesinin üzerinde kalmakta zorlandı

2024 yılına, işletim oranlarındaki kesintiler yoluyla arz yönetimine ve ithal mallardaki haksız fiyatlandırma uygulamalarına çözüm bulmaya yönelik çabalara rağmen dar marjlar, cansız talep ve arz fazlası damgasını vurdu. Süregelen ekonomik zorlukların talepte yarattığı tahribat, resin tüketiminde bir azalmaya yol açarken, nihai ürün pazarlarındaki durgunluk da sert bir fiyat rekabetine yol açtı. Gerçekten de, genel talep mevsimsel eğilimlere kayıtsız kaldı ve önceki yıllara kıyasla daha zayıf bir performans sergiledi. Bu durum, yılın çoğunda spot K67-68 fiyatlarını FD NWE 900€/ton seviyesinin altında tuttu.

FD–NWE–PVC–Spot–K67-68

Bölgedeki üreticilerin kâr marjlarını iyileştirme çabalarına rağmen, zayıf arz-talep dinamikleri ve cazip ithal teklifler nedeniyle fiyatlarda kayda değer bir toparlanma kaydedilemedi. Lojistik sorunlara, artan navlun fiyatlarına ve Mısır ile ABD’den S-PVC ithalatına yönelik olası antidamping vergisi için devam eden soruşturmaya rağmen, bölgeye yapılan ithalat 1. ve 2. çeyreklerde kesintisiz devam etti.

Fiyatlar 900€/tonun altındaki seviyelerde seyretti ve Eylül ayına kadar bu eşiğin üzerinde kalamadı. Ancak yukarıdaki grafikte de görüldüğü gibi, PVC tedarikçileri sıkışan kar marjlarına bağlı olarak fiyatları 3. çeyrek sonunda yükseltmeyi başardılar. Buna rağmen, piyasa geçen yılın sonlarında ve 2024’ün ilk çeyreğinde gözlemlenen üç yılı aşkın sürenin en düşük seviyelerinden önemli ölçüde toparlanmakta oldukça zorlandı. Üreticiler kayda değer bir marj artışı elde edemediler ve fiyatlara yalnızca maliyetleri yansıtabildiler. Bu arada, İtalya’da PVC fiyatları, pazar büyüklüğünün daha küçük olması ve güney bölgesine daha yüksek olan nakliye maliyetleri nedeniyle Batı Avrupa’daki spot seviyelerin üzerinde işlem görmeye devam etti.

Antidamping vergileri 2025’te ticaret akışlarını değiştirecek

Kasım 2023 itibarıyla, Avrupa Komisyonu son yıllarda artan ithalatın Avrupa PVC endüstrisine zarar verdiği endişesine bağlı olarak, Mısır ve ABD’den S-PVC üzerinde bir antidamping soruşturması başlattı. Yine de, 2024’te ithal PVC yurtiçi üreticiler üzerinde ciddi baskı kurmaya devam etti. Gerçekten de, çeyrek bazdaki veriler yılın ilk iki çeyreğinde artışlara işaret etti. Sonrasında ise, 3. çeyrek hacimleri çeyrek bazında on yılı aşkın bir sürenin en düşük seviyelerine geriledi. Bu dramatik düşüş, Avrupa’da sürekli olarak zayıf seyreden talebin yanı sıra büyük ölçüde 12 Temmuz 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe giren geçici antidamping vergilerine bağlanabilir.

Yürürlüğe girmesi halinde, antidamping vergilerinin 2025 yılı boyunca ve muhtemelen sonrasında piyasa dinamiklerini köklü bir şekilde değiştireceği su götürmez bir gerçek. Antidamping vergileri yaklaşır ve piyasa baskıları devam ederken, ithalatçılar değişen pazarda rekabetçi kalmak için ticaret alışkanlıklarını ve maliyet yapılarını düzenlemeyi de tercih edebilir.

Ocak-Eylül döneminde, ABD (121.000 ton), Meksika (92.000 ton), Norveç (37.000 ton), Mısır (32.000 ton) ve Güney Kore (30.000 ton) en büyük beş PVC tedarikçisi oldu. ABD aslan payını korurken, ülkenin pazar payı 2024’ün ilk 9 ayında %42’den yaklaşık %35’e geriledi. Tam tersine, Meksika yıllık bazda payını %20’den %26’ya yükseltti. Pazar payı yaklaşık %7’den %10,4’e ulaşan Norveç, G. Kore’yi tahtından etti. Mısır’ın pazar payı da %7’den %9’a yükseldi.

Tedarikçi listesi, dördüncü çeyreğe ait istatistikler açıklandığında daha fazla değişikliğe uğrayabilir. Zira, beklenen antidamping vergileri ABD ve Mısır’dan yapılan ithalatı kısıtlıyor. Örneğin, ABD’li satıcılar Avrupa’nın beklenen antidamping önlemleri ve Hindistan tarafından açıklanan ön antidamping vergileri nedeniyle Türkiye, Afrika ve Latin Amerika’ya daha fazla yönelebilir. Bu noktada, lojistik faaliyetler ve navlun fiyatları, daha fazla Asya malının gelecek yıl Avrupa’ya gelip gelmeyeceğini belirlemede önemli olacak.

Avrupalı PVC ihracatçıları ABD’den sıkı bir rekabetle karşı karşıya; durum devam edeceğe benziyor

Avrupa, Ocak-Eylül döneminde ihracatının ithalatını ikiye katlamasıyla net ihracatçı konumunu korudu. AB27’den yapılan ihracat ilk 9 ayda yaklaşık 910.000 ton seviyesinde yer aldı ve geçen yılın aynı dönemine kıyasla %8’lik bir artışa işaret etti.

Geçici rahatlama için stokları periyodik olarak boşaltmak dışında, Avrupalı üreticiler düşen fiyatlar ve global piyasalardaki genel zayıflık nedeniyle büyük ölçüde ihracattan kaçınıyor. Üreticiler, global ticaret engellerinin durumu daha da zorlaştırması nedeniyle Amerikan malı PVC yüklemeleriyle ciddi bir rekabet baskısı altında ve bu da onları çok dar marjlarla satış yapmaya zorluyor. Gerçekten de, ABD malı PVC global pazarlarda yoğun bir rekabet yaratıyor. Bu durum, Avrupa PVC ihracatına olumsuz yansıyor ve yurtiçi piyasada arzı bol tutuyor.

Beklendiği gibi, komşu Türkiye piyasası, Avrupa Birliği’nin ABD’den PVC ithalatına yönelik antidamping soruşturmasının etkisini en derin şekilde hissetti. Sonuç olarak, Avrupalı tedarikçiler onlar için önemli bir ihracat pazarı olan Türkiye’de ciddi zorluklarla karşılaştı. Türkiye, Ocak-Eylül 2023 döneminde yaklaşık %30’luk bir payla Avrupa menşeli PVC’nin en büyük alıcısı olmaya devam etti. Üreticiler, fiyatlar CIF 800$/tona gerilediğinde ve marjlarını daha da sıkıştırdığında, Türkiye’de netbackleri epey düşük buluyorlar.

Son zamanlarda dikkatleri çeken bir diğer gelişme, Hindistan’ın S-PVC ithalatına ilişkin antidamping vergilerini nihayet açıklaması oldu. Dünyanın en büyük PVC ithalatçısı olan Hindistan, Avrupa için alternatif bir pazar olabilir. Ancak, Avrupalı tedarikçilerin artan işleme maliyetleri ve navlun fiyatlarından kaynaklanan marjlarını iyileştirme hedefleri gibi diğer faktörler, arbitraj fırsatlarının etkili bir şekilde kullanılıp kullanılamayacağını belirlemede kritik bir rol oynayacak. İhracatçılar için önemli bir adım olduğundan, BIS sertifikası almak için izlenecek süreç de kritik olacak. Bölgedeki satıcılar, özellikle ABD ve Mısır’dan PVC hacimlerinin sınırlı olacağına dair beklentiler göz önüne alındığında, ihracat için fazlalık stokları yoksa yurtiçi pazarlarını önceleyebilir.

2025 kontrat görüşmeleri başladı; yaklaşımlar farklılık gösteriyor

Avrupalı üreticiler kâr marjlarını korumaya çalıştıkları için 2025 kontratları için başlangıç seviyesini daha yüksek bir seviyeden belirlemeye çalışıyorlar. Ancak, alıcılar ve üreticiler arasında farklı yaklaşımlar var.

Satıcıların beklentilerinin aksine, alıcılar FD 1000€/ton seviyesini çalışmak için fazla yüksek buluyor. Bunun yerine, alıcılar 2025 yılının ilk yarısı için pek parlak olmayan talep görünümünü gerekçe göstererek gelecek yıl için daha düşük başlangıç fiyatları talep ediyorlar. Aslında, Batı Avrupa’daki bazı üreticiler kontrat görüşmeleri sırasında başlangıç fiyatlarındaki indirimlere şimdiden razı oldu. Bunun nedeni, arz bolluğunun sınırlı talebi kaçırmamak için verilen mücadeleyi pekiştirmesiydi.

Bu arada, belirli ithalat menşelerine kalıcı vergiler uygulanması durumunda, ithal resine ciddi şekilde bağımlı olan sanayiciler uzun vadeli kontratlar yapmayı tercih edebilir. İthal menşelerin rekabet gücünü kaybettiği ve son zamanlarda spot fiyatlarla neredeyse başa baş seviyelere geldiğini belirtmek önemli. Ancak, bu durum bölgedeki tedarikçilerden alımlarda kayda değer bir artışa neden olmadı.

2025 ilk yarı: Piyasayı inişli çıkışlı bir serüven bekliyor

2025’in ilk yarısı, birbirini dengeleyecek şekilde hem avantajlar hem de dezavantajların görüldüğü bir süreç olacak. PVC piyasası, bir tarafta yüksek üretim maliyetleri nedeniyle üreticilerin marj iyileştirme hedefleri ve diğer tarafta jeopolitik ve makroekonomik belirsizlikler gibi dış etkilerin yanı sıra zayıf arz-talep dinamikleri nedeniyle bir yol ayrımında bulunuyor. Yani, önümüzdeki dönemde büyük fiyat değişikliklerinin görülmesi beklenmiyor.

PVC için global talep ile üretim kapasitesi arasında bariz bir dengesizlik bulunuyor. 2025’te, global arz fazlasına eklenecek 2,9 milyon ton/yıllık ilave S-PVC kapasitesi bekleniyor. Talebin toparlanamadığı bir senaryoda bölgedeki üreticiler, talebin azaldığı ve Avrupa’nın diğer bölgelere kıyasla daha yüksek elektrik maliyetlerine katlandığı mevcut piyasa koşullarına yanıt olarak daha fazla yeniden yapılanma planlayabilir veya üretim oranlarını düşürebilir. Inovyn bu yılın Temmuz ayında, rasyonalizasyon çabalarının bir parçası olarak, uzun bir süredir tam kapasitede çalışmayan Newton Aycliffe tesisindeki iki PVC hattını durdurmuştu.

Kârlılık endişeleri, üreticileri arz-talep dinamiklerindeki süregelen dengesizliğe rağmen fiyatları güçlü tutmaya zorluyor. Üreticiler, 2025 başından itibaren kalıcı vergilerin uygulanmasıyla ve sezonsal dinamikler ile iyileşen hava koşulları nedeniyle de ikinci çeyrekten itibaren resin talebinin iyileşmesini bekliyor. Bu, satıcıların uzun zamandır bekledikleri marj iyileştirme hedeflerine ulaşmasına yardımcı olabilir. Talep arz kısıtlamalarını dengelemek için yeterince zayıf olduğu ve bu nedenle anlamlı bir fiyat iyileşmesini engellediği için ilerleyen vadede faaliyetlerin nasıl şekilleneceği çok önemli olacak. Ayrıca, bitmiş ürünlerde ithal malların rekabetçi fiyatlarla piyasaya girmesi halihazırda kırılgan olan talebi daha da kötüleştirebilir.

Enflasyon net bir şekilde kontrol altına alınana kadar Avrupa Merkez Bankası’nın faizler konusundaki temkinli duruşunu koruması muhtemel olduğundan, 2025’in ilk yarısındaki büyümenin yavaş seyretmesi bekleniyor. İmalat ve enerji yoğun sektörler, 2025’in ilk yarısında baskı altında kalabilir. Zira enerji fiyatları, düzenleyici zorluklar, ticaret belirsizliği ve tedarik zinciri sorunları halen risk teşkil ediyor. Ancak, enerji fiyatlarındaki düşüş ve sıkı para politikası nedeniyle 2025’te enflasyonist baskılar bir miktar hafifleyecek.
Ücretsiz Deneyin
Üye Girişi