Türkiye’de PVC için 2024 görünümü: Türev piyasaların üzerindeki bulutlar dağılacak mı?
Ekonomik toparlanmanın hızı, olası ticari bariyerler doğrultusunda mal akışında oluşabilecek değişiklikler ve başlıca merkez bankalarının para politikaları 2024 yılında ana gündem maddeleri olmaya devam edecek. Türev piyasalar için şimdilik ufukta somut bir toparlanma görünmese de, oyuncular son lojistik karmaşanın PP ve PE piyasalarında olduğu gibi PVC için de havayı destekleyip desteklemeyeceğini merak ediyor.
2023’e kısa bir bakış: Fiyatlar pandemi öncesi seviyelere geri döndü
PVC, 2023 yılının ilk çeyreğinde geleneksel stok yenileme faaliyetleri ve arz kesintilerinin polimer piyasalarında fiyatları yükseltmesiyle artış eğilimi gösterdi. Ancak, talepteki düşüş nedeniyle piyasa Şubat ayında PP ve PE’ye kıyasla daha erken düşüşe geçti ve PVC fiyatları Temmuz ayında dip seviyeye ulaşana dek serbest düşüşünü sürdürdü. Teklifler Ağustos sonuna kadar yükseliş eğilimi gösterse de, hayal kırıklığı yaratan nihai ürün talebi artışı sınırladı. Kısaca, Türkiye’de ithal fiyatlar, Asya’daki zam girişimlerinin tetiklediği Kasım ayındaki kısa süreli toparlanma dikkate alınmadığında, 2023 yılının ikinci yarısında düşüş eğilimini sürdürdü.
Makroekonomik sorunların derinleşmesi ve konut sektörünün daha da durgunlaşması nedeniyle, gümrük vergisine tabi ve vergiden muaf K67 piyasaları yılın geri kalanında CIF Türkiye 1000$/ton seviyesinin üzerindeki Mart piklerine ulaşamadı. ChemOrbis’in haftalık ortalama verilerine göre, fiyatlar yaz sonundan bu yana 100-150$/ton geriledi ve likidite sıkışıklığı piyasayı olumsuz etkiledi.
PVC maliyet kaynaklı faktörlere aldırmadı, Türkiye primsizleşti
Bu yıl fiyatların daha az dalgalanmasına ve navlun oranlarının normalleşmesine rağmen, PVC diğer birçok polimer arasında en zayıf ürün oldu ve daha fazla sorunla baş etmek durumunda kaldı.
Şubat ayında 10’dan fazla şehri vuran büyük depremler, Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adana ve Malatya gibi başlıca sanayi merkezlerindeki birçok fabrikanın hasar görmesine yol açarak imalatın haftalarca durmasına sebep oldu. Bu durum resin alımlarını da büyük ölçüde etkiledi ve depremin vurduğu limanlarda geciken teslimatlar veya konteyner kayıplarıyla ilgili tedarik sorunları bile piyasa üzerinde büyük bir etki yaratmadı.
2023 yılı ilerledikçe, bazı imalatçılar önceki yıllara kıyasla azalan nihai ürün siparişlerini ve son ürün pazarlarındaki sıkı rekabeti gerekçe göstererek fabrikalarını daha düşük oranlarda çalıştırmayı tercih etti. Sezonsal iyimserlik, Avrupa ve ABD’deki ekonomik yavaşlamadan ötürü etkisini yitirdi. Hammadde tedarikinde ithalata bağımlı olan Türkiye’deki işleyiciler, bir yandan yerel para birimindeki değer kaybıyla, diğer yandan da ihracat destinasyonlarındaki talep sıkıntısıyla mücadele etti.
Türev segmentlerde tüketici harcamalarındaki küresel yavaşlamanın üzerine bir de 4. çeyreğin başlarında Orta Doğu’da patlak veren jeopolitik çatışma geldi. Ayrıca, PVC ham petrolün hem Brent hem de WTI için 90$/varilin üzerine çıktığı Eylül piklerinde ham petrol piklerinde bile gelişmelere kayıtsız kaldı.
Bu arada, Türkiye yıl ilerledikçe Asya PVC piyasaları üzerindeki geleneksel primini kademeli olarak kaybetti. Söz konusu durum, türev piyasaların süregelen zayıflığına paralel olarak Türkiye’yi 2023’ün ikinci yarısında zayıf netback seviyeleriyle bıraktı. Avrupa’yı etkisi altına alan arz yönetimi stratejilerine rağmen, bu yakın piyasadan Türkiye’ye çoğunlukla yeterli mal çıktı.
Haftalık ortalama verilere göre, CIF Türkiye bazındaki gümrüğe tabi K67 fiyatlarının Çin piyasaları üzerinde ilk çeyrek sonunda 100$/ton olan primi yılın ikinci yarısında 30-60$/tona indi. Benzer şekilde, piyasa bu yılın başlarında Güneydoğu Asya’nın yaklaşık 80$/ton üzerinde işlem gördükten sonra bu bölge ile başa baş seviyeye geldi ve hatta altına indi. Türkiye’nin Hindistan üzerindeki primi ortadan kalktı ve K67 yılın büyük bir bölümünde 15-25$/ton indirimle işlem gördü.
PVC, talep patlaması beklentilerine rağmen düşük bir performans gösterdi
Şubat ayında Türkiye’nin güney ve orta kesimleri yıkıcı depremlerle sarsıldı ve resmi olmayan verilere göre can kaybı 100.000’e yaklaştı. Onyılların en büyük felaketi 200.000’den fazla konutun yıkılmasına ya da ağır hasar görmesine sebebiyet verdi. Önerilen yeniden yapılandırma planları, bu yılın ikinci veya üçüncü çeyreğinde PVC talebinde patlama yaşanacağı beklentilerini tetikledi.
Ancak, hem devam eden artçı sarsıntılar hem de süregelen mali zorluklar, deprem bölgesindeki yeniden inşa projelerinin ilerlemesi için daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu gösterdi. Birçok ülkede olduğu gibi gayrimenkul sektöründe de zorluklar devam etti ve depremin vurduğu bölgelere odaklanılması nedeniyle batı şehirlerindeki birçok inşaat projesi askıya alındı.
Enflasyondan yorgunu müteahhitler yeni projelerini sınırlı tutmayı tercih ederken, yükselen konut fiyatları emlak sektörünü vurdu. Resmi verilere göre, konut satışları Ocak ve Temmuz aylarında elde edilen artıilar dışında yıl boyunca istikrarlı bir düşüş gösterdi. Yüksek faiz oranları, sınırlı banka kredileri nedeniyle yaşanan nakit sıkıntısı ve felaketin ardından yaşanan göç dalgası sektör üzerinde baskı oluşturdu. Ekim ayı İnşaat maliyet endeksi (İME) aylık %2,20, yıllık ise %65,93 arttı.
Sıkışık likiditeye rağmen ithalat ivme kaybetmedi
Bununla birlikte, döviz kurlarında beklenenden daha mütevazı artışlar görülmesi ve yurtiçi üretici Petkim’in işletim oranlarındaki düşüş nedeniyle resin ithalatı beklentilerin üzerinde gerçekleşti. PVC piyasaları 2. çeyrekte iki turlu seçimlerin yarattığı belirsizlikler nedeniyle birçok bilinmeyenle karşı karşıya kalsa da, güncel veriler 2023 ithalat hacimlerinde bir artışa işaret ediyor.
ChemOrbis İstatistik Sihirbazı’nın verilerine göre, Türkiye 2023 yılının ilk 10 ayında 822.000 ton PVC ithal ederken, bu rakam 2022 yılının tamamında 842.000 ton olarak kaydedildi. Pazar yıllık bazda büyümeye hazırlanıyor, ancak ithalat 2013 yılındaki 928.000 tonluk rekor seviyeye yaklaşmayabilir.
Yükselen navlun oranları, satıcıların güven tazelemesine yardımcı olacak mı?
Kızıldeniz krizi nedeniyle Uzak Doğu Asya’dan ve muhtemelen diğer bölgelerden yükselen navlun oranları, geçtiğimiz hafta çoğu polimer piyasasında yükseliş beklentilerine yol açtı. Söz konusu beklentilerin ardında, taşımacılık firmalarının daha yüksek maliyetlerle daha uzun rotalar izlemesi ve akabinde uzayan teslim süreleri ile artan navlun oranları yatıyor. Bazı oyuncular lojistik engeller ve yükselen nakliye maliyetlerinin piyasayı düzlüğe çıkarabileceğini düşünüyor. PP ve PE’deki artış eğiliminin PVC için de zincirleme etkileri olabileceği söylenyor. Türkiye’nin ithal PVC piyasasının Güney Kore, Tayvan ve Çin gibi Asya menşeleri için rekabetçi fiyatlar görmeyeceği aşikar.
Satıcılar, uzun zamandır düşük marjlarından yakınıyorlardı ve bu son krizden yararlanmak isteyebilirler. Krizin ne kadar süreceği kilit önem taşıyor. Durumun beklenenden daha uzun sürmesi halinde, global ekonomiler orta vadede yenilenen enflasyonist baskılarla karşı karşıya kalacak, ki bu da türev talebi daha da azaltabilir. Söz konusu senaryo aynı zamanda başlıca merkez bankalarının önümüzdeki aylarda yüksek faiz oranlarını sürdürmek zorunda kalabileceğine ve bunun da genel olarak ekonomik büyümeyi körelteceğine işaret ediyor. Bu arada Maersk, ABD önderliğinde Operation Prosperity Guardian (OPG) adlı çok uluslu birliğin kurulmasına bağlı olarak Kızıldeniz’deki operasyonlarını yeniden başlatacağını açıkladı.
Avrupalı bir PVC üreticisinin bir distribütörü, Pazartesi günü, “Genellikle Güney Kore mallarını tüketen birkaç alıcıdan telefon aldık. Bunun dışında, PVC kısa vadede yükselen navlun maliyetlerinden veya gecikmelerden çok fazla etkilenmeyebilir. Ancak, Şubat ayı fiyatları destek bulabilir,” dedi.
Avrupa’nın ithal PVC’ye yönelik soruşturması Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Kasım ayında Avrupa Komisyonu (AK) Mısır ve ABD’den yapılan S-PVC ithalatına yönelik bir damping soruşturması başlattı. Söz konusu gelişme, dikkatlerin önümüzdeki birkaç yıl içinde ticaret akışlarının nasıl değişeceğine ilişkin olası senaryolara çevrilmesine neden oldu.
Bu yılın Ocak-Ekim döneminde, ABD, Mısır, Fransa, Güney Kore ve Meksika, Türkiye’nin başlıca beş PVC tedarikçisi oldu. ChemOrbis İstatistik Sihirbazı’na göre söz konusu ülkelerin pazar payları sırasıyla %20, %15, %11, %10 ve %7 olarak sıralandı. Çin ve Rusya, 2022 yılında Türkiye’nin en büyük tedarikçiler listesinde birinci ve beşinci sıralarda yer aldıktan sonra bu yıl liste dışı kaldı.
Aslında Çin’in Türkiye PVC pazarında tahtından indirildi. Veriler, Türkiye’nin Çin’den yaptığı ithalatın yılın ilk on ayında yaklaşık 22.000 tona gerilediğini gösteriyor. Söz konusu miktar, Çin’in 117.000 tonluk ihracatla en büyük PVC tedarikçisi olarak öne çıktığı 2022 yılına kıyasla muazzam bir düşüşe işaret ediyor.
Türkiye’deki yeniden ihraç kaydıyla alım yapan sanayicilerin büyük ölçüde ABD malı PVC’ye güvendiği bir gerçek. Avrupa’nın ABD mallarına ek vergi uygulamaya başlaması halinde Türkiye’ye uzun vadede ABD’den mal girişi artabilir. Ancak söz konusu senaryo, Çinli ve Hintli tüketicilerin ABD Körfezi çıkışlı mallara yönelik alım ilgisine ve Türkiye’deki netback seviyelerine bağlı olacak. Bu beklentiler, Hindistan’ın PVC tüketiminin bir dizi türev proje ve sağlam bir ekonomi sayesinde büyüyeceği öngörüsünü baz alıyor, Türkiye bu kilit pazar üzerinde bir süredir primden yoksun bulunuyor.
ABD malı PVC, Türkiye’de %32,93 antidamping ve %6,5 gümrük vergisine tabi. Türkiye’deki imalatçılar, nihai ürünlerini aynı tarife kategorisindeki varış noktalarına ihraç ettikleri takdirde, ABD malı PVC’yi dahilde işleme rejimi kapsamında ithal edebiliyor.
ABD ve Mısır malı PVC’ye Avrupa’dan uygulanacak olası bir gümrük vergisinin potansiyel etkisine ilişkin olarak, Türkiye’de serbest ticaret anlaşması kapsamında yakınlığı ve gümrük vergisi avantajı nedeniyle ABD yerine Mısır’dan ithalatta artış görmeyi bekliyor. Zira genel olarak düşük türev talep ABD malı PVC’ye yönelik alım ilgisini sınırlı tutabilir. Ayrıca, Mısır’ın ihracat yoluyla dolar rezervlerini artırması gerekecek. Zira, bölgedeki istikrarsızlık ülkenin turizm gelirlerini vurdu ve Süveyş Kanalı’ndaki geçişlerin askıya alınması ekonomiye ağır bir darbe vuracak.
Piyasa oyuncuları 2024 için daha umutlu görünüyor
Türev talebin 2024 yılının ilk çeyreğinin büyük bölümünde durgun seyredeceği tahmin ediliyor. Ekonomik zorluklar ve durgun tüketim, kış mevsimindeki düşük sezonun yanı sıra PVC uygulamaları üzerinde baskı yaratacak gibi görünüyor. Yine de, oyuncular enflasyonun gerileyebileceği ihtimalini dikkate alarak, faaliyetlerin gelecek yılın ikinci yarısına doğru veya ikinci yarı içinde toparlanmaya başlamasını umuyor.
Konut sektöründeki analistler yaklaşan yıla ilişkin temkinli iyimserliklerini dile getirdi. İnşaat maliyetlerinin kademeli olarak düşmesi beklenirken, alım gücünün 2024 ilerledikçe toparlanabileceği öngörülüyor. Bazı uzmanlara göre, hükümetin yeni kampanyalarla talebi canlandırmaya yönelik olası çabaları ve konut fiyatlarındaki kademeli düşüş, muhtemelen piyasaları rahatlatacak diğer faktörler olacak.
Diğer ücretsiz plastik haberleri
Plastik hammadde (PP, LDPE, LLDPE ,HDPE, PVC, Kristal, Antişok, PET, ABS) fiyatları, Petkim fiyatları, polimer pazar trendleri ve fazlası...- Türkiye’de PP düşüşleri, mütemadiyen zayıf seyreden talep nedeniyle Eylül’de de sürdü
- Avrupalı PVC alıcıları, Eylül için ilk zam girişimlerine direnç gösteriyor
- Asya’da PVC için düşüş baskısı sürdü, tüm gözler Tayvan’dan gelecek Ekim fiyatlarında
- Avrupa’da PE üreticileri düşen etilen kontratlarına marj iyileştirme hedefleriyle karşı çıkıyor
- Çin'in mevsimsel talebi PP, PE oyuncularında zıt görüşlere yol açtı; G. Doğu Asya'nın görünümü hala kasvetli
- Orta Doğu’da finansal sonuçlar, 2024 yılının 2. çeyreği ve ilk yarısı için farklı eğilimler izledi
- Azalan maliyet ve talep desteği, İtalya ve Batı Avrupa'da PET havasını olumsuz etkiledi
- Hindistan’da PP ve PE düşüşleri Eylül'e taşındı; muson sonrası talep canlanacak mı?
- Güneydoğu Asya piyasalarında yurtiçi PVC fiyatları yeni düşüşler kaydetti
- İstatistik: AB27'nin 2024 1. yarı polimer ithalatı yıllık bazda azaldı; en keskin düşüş PVC'de görüldü