Çin eski tesisleri kaparken yenilerini ekliyor: Olefin arzındaki bolluk hafifleyecek mi?
Devasa kapasite artışı sürüyor
ChemOrbis Tedarik Sihirbazı verileri, Çin’in etilen kapasitesinin 2025 yılında 60 milyon ton/yıla yaklaştığını ve 2030 itibarıyla yaklaşık 86 milyon ton/yıla ulaşmasının öngörüldüğünü gösteriyor. Propilen ise daha büyük bir yükseliş izleyerek aynı dönemde neredeyse 78 milyon ton/yıldan yaklaşık 96 milyon ton/yıla çıkıyor olacak.
Bu durdurulamaz büyüme, Pekin’in petrokimya zincirine hakim olma arzusunu vurguluyor. Ancak bu hız, Asya’daki talep artışını aşma tehdidi taşıyor ve olefin marjlarının yıllarca baskı altında kalmasına neden olabilir. Bazı piyasa katılımcıları, yatırım ivmesi 2020’lerin sonlarına doğru yavaşlasa bile, bölgedeki arz fazlasının önümüzdeki on yıla uzanacağı konusunda uyarıda bulunuyor.
Yaşlanan kapasite faktörü
Temmuz ayında, Çin Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı (MIIT), "eskimiş" tesisler için yaş eşiğini 30 yıldan 20 yıla düşürdü. İlk yorumlar, büyük miktarda propilen kapasitesinin etkilenebileceğini öne sürdü, ancak sonraki incelemeler gerçek payın %10’a daha yakın olduğunu gösterdi. Etilen için de etki benzer şekilde sınırlı (%12 civarında) olması, yalnızca az sayıda eski nafta krakerinin yeni kural kapsamına girmesi bekleniyor.
Bu daha mütevazı etki, kapanışların gerçekleşeceği ancak yeni projelerin yarattığı dalgayı kayda değer ölçüde dengelemelerinin pek olası olmadığı anlamına geliyor. Japonya ve Güney Kore’de de benzer yeniden yapılandırma çalışmaları devam ediyor. 2028’den önce buhar krakerlerinde rasyonalizasyon bekleniyor; ancak ölçek, Çin yatırım dalgasıyla karşılaştırıldığında sınırlı kalıyor.
Dengesizlik riskleri
Çoğalan kapanışlarla devasa yeni kapasiteler arasındaki bu uyumsuzluk, düşük işletim oranlarının kalıcı olabileceğini ve karlılığı baskılamaya devam edeceğini gösteriyor. Yeni tesisler verimliliği artırıp emisyonları düşürse de, ölçekleri halihazırda doygun olan olefin piyasasında rekabeti derinleştirebilir. Asya ve Avrupa’daki bazı yüksek maliyetli üreticiler sonunda piyasadan çekilmek zorunda kalacak, ancak kapanışlar dramatik biçimde hızlanmadıkça arz baskısının kademeli hafiflemesi dışında bir tablo beklenmiyor.
Belirsizliğe katkıda bulunan bir diğer unsur ise uygulama. Çin’de eyalet hükümetleri tarihsel olarak istihdam ve vergi gelirleri nedeniyle sıkı kapatmalara direnç gösterdi; bu da MIIT kurallarının ne ölçüde uygulanacağına dair soru işaretleri yaratıyor.
Rekabetçi hafif hammaddeler umut veriyor, ama riskler sürüyor
Küçük nafta bazlı ünitelerden, etan ve propan gibi hafif hammaddeleri kullanan büyük entegre komplekslere doğru süregelen geçiş, verimlilik ve teknoloji yenilenmesi açısından önemli kazanımlar vadediyor. Özellikle propan dehidrojenasyonu, Çin’in propilen genişlemesinin temel direklerinden biri olarak öne çıkıyor; hammadde çeşitliliğini artırıyor ve esneklik sağlıyor.
Asyalı işletmeciler de maliyet rekabetçiliği için etan bazlı krakerlere daha fazla yönelmeyi değerlendiriyor. 2030’dan önce birçok yeni etan beslemeli projenin hayata geçmesi bekleniyor.
Hammadde çeşitlendirmesi ve esnekliği maliyet baskılarını hafifletebilir, ancak hala dikkate alınması gereken büyük riskler mevcut. En kritik sorun, Asyalı üreticilerin ABD ithalatına yüksek düzeyde bağımlılığı. Bu durum, özellikle 2025’in başından beri ticari gerilimlerin savaşa dönüşmüş olması göz önüne alındığında, yatırımların sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri yaratıyor. ABD, dünyanın en büyük etan ve propan tedarikçisi olmaya devam ederken, Çin tamamen ABD etanına bağımlı ve propan ihtiyacının yaklaşık %60’ını ABD’den karşılıyor. Ayrıca, bu tabloya hafif hammadde kullanan veya bunlara geçiş yapan kraker yatırımlarında “çok yüksek” altyapı ve nakliye maliyetleri de ekleniyor.
Oyun değiştirici mi, yoksa balon mu?
2028’e kadar, Çin’in etilen ve propilen genişlemeleri, yaşlanan ünitelerin kapanmasından kaynaklanabilecek potansiyel kapasite kayıplarını gölgede bırakacak. Bu durum, Pekin’in Asya’nın olefin ticareti üzerindeki etkisini pekiştirebilir. Kronik arz fazlasının marjları en az üç ila dört yıl daha ve muhtemelen 2028 sonrasındaki yeni yatırım döngüsüne kadar baskı altında tutma riski bulunuyor.
Belirleyici soru ise şu: Çin, petrokimya hakimiyeti için temeller mi atıyor yoksa global piyasaları yıllarca aşağı çekecek bir olefin balonunu mu şişiriyor?
Diğer ücretsiz plastik haberleri
Plastik hammadde (PP, LDPE, LLDPE ,HDPE, PVC, Kristal, Antişok, PET, ABS) fiyatları, Petkim fiyatları, polimer pazar trendleri ve fazlası...- Avrupa PP, PE piyasalarında Mart ayı ilave artışlara işaret ediyor
- Hindistan'ın PVC piyasası, Tayvan'dan Mart indirimleriyle yeni düşüklere geriledi; oyuncular dip sinyalleri arıyor
- İlk çeyrek duruşları Şubat’ta O. Doğu PP, PE piyasalarını destekledi; bu durum Mart’a da yansır mı?
- G. Doğu Asya’da süresiz PE duruşları: Talep çıkmazı piyasayı tehdit ediyor
- Türkiye’de homo PP, Şubat’ta kopolimerlerden daha iyi performans gösterdi
- Avrupa PVC piyasalarında marj iyileştirme öncelikleri, arz dengesizliklerine ağır basıyor
- Asya’da PVC talebi durgun; toparlanma umutları 1. çeyrek sonuna ertelendi
- Güney Kore’nin petrokimya sektörü darboğazda: 2024 mali sonuçları umut vermedi, hükümetin son hamlesi çözüm olacak mı?
- Çin'de PP ve PE, tatil sonrası tedarik artışı ve durgun talep ile karşı karşıya
- Türkiye'de PVC talebi yükselen maliyetlerin gerisinde, alıcı-satıcı çekişmesi yaşanıyor

